Memur Wiggins'in hikayesi, bireyin kimlik ve değerlerini sorgulamasının ve hayatta karşılaşılan zorlu olaylar karşısında nasıl bir yol izleneceğinin bir örneğidir. Wiggins, kendini yeniden keşfederken, polis ofisinin bütünlüğünü korumak arasında hassas bir denge kurmaya çalışır. Belki bazı kararlarıyla kurumsal düzene meydan okurken, diğer yandan adaleti ve doğru olanı temsil etmeye çalışır. Şimdi ise zorlu bir kararın eşiğinde olan Wiggins, kendini büyük bir çelişki içinde bulur. Bir yandan polis teşkilatının kurallarına ve düzenine sadık kalmak istese de diğer yandan, yaşanan yıkım ve kargaşa karşısında vicdanı ve adalet duygusu ağır basar.