Bir gün parkta dolaşırken April, rüzgârda uçuşan tatlı nağmeler duyar. Sesin ardından gitarıyla unutulmaz bir melodi çalan yetenekli bir müzisyen olan Senandika ile karşılaşır. Kelimelere olan sevgisine rağmen April, Senandika'nın müziği karşısında suskun kalır. Dinledikçe, onun doğrudan ruhuna hitap ettiğini, şiirlerinde asla ifade edemediği duygu ve düşüncelere dokunduğunu hissediyor. Günler geçtikçe April ve Senandika birlikte daha çok vakit geçirmeye başlar. Onun sessiz gücüne ve ilkelerine sarsılmaz bağlılığına çekildi. O da, onun şiirsel zihninden ve dünyayı görme biçiminden büyüleniyor. Birlikte, sokaklarda ve parklarda dolaşarak, düşüncelerini ve fikirlerini birbirleriyle paylaşarak şehri keşfederler.